Kahve bir bagimlilik mi yoksa bir tutku mu?
Bastan soyleyim, kesinlikle bir kahve fanatigiyim!
Kahvenin kokusunun da tadinin da ayri bir yeri var.
Kesinlikle benim icin bir tutku!
İstanbul’da Kahve Festivali duzenlenecegini duyunca ilk isim biletleri almak oldu. Kokusunu duydugunuz da sizi mutlu eden bir icecegin Festivalini bir dusunun!
Simdi biraz Festival’den bahsedecem…
Kahvenin tarihimizde cok koklu yeri olsa da ulkemizde kahve uzmani cok az kisi var.
Hem bu bilinci arttirmak hem de ucuncu nesil kahveyi tanitmak icin İstanbul’un ilk Kahve Festivalini duzenlendi.
Karakoy’de eski bir okulda duzenlenen bu festivalde de gercekten sokaklar mis gibi kahve kokuyordu.
Simdi, Festivalde neler mi vardi?
Festivalde cok unlu Kahve Markalarinin tanitimlarindan tutun, Workshoplara ve Baristalarin yeteneklerini sergiledigi bir turnuvaya kadar Kahve ile ilgii her sey vardi diyebiliriz. Hatta Kahveyle yapilmis sanat eserlerinin bulundugu bir sergi bile burada bulunuyordu!
Festivalde en dikkat ceken ise Ucuncu Nesil Kahvenin tanitildigi Workshoplar ve Kahvecilerdi diyebiliriz.
Peki bu Ucuncu nesil kahve nedir??
Anlatmaya birinci dalgadan baslayalim.
Toptancılık : Birinci nesil kahveKahve 1800’lerde bir ticaret aracı olarak kullanılıyordu. Kahve her eve sokulacak şekilde kar amacı güdülerek satılan bir üründü. Birinci dalganın asıl tanımı budur. Sadece üretim, satış ile marketlerde bulunması ve tüketicilere hiçbir zevk vermeden satma kavramıdır.
Markalaşma: İkinci nesil kahveİkinci nesil kahve artık ürünün ticarileşmeden çıkması ile başlar. Yavaş yavaş markalaşmaya ve insanların bu ürün sevmesine döner. Kahvenin kavrulması, servis edilmesi ve farklı tekniklerle sunulması ile devam eder. Starbucks, Caffe Nero ve Gloria Jeans bu dönemde çıkan makalardandır. Kahve artık sadece satıştan çıkmıştır ve biraz da sanat içermeye başlamıştır.
Sanat : Üçüncü nesil kahveÜçüncü nesil kahve, kahvenin en saf ve içimi keyifli kahvedir. Kahve artık farklı pişirme teknikleri ile hazırlanmakta, deneysel yaklaşımla ortaya çıkmaktadır. Kahvede bulunan tatlar ve aromalar çok daha fazla tanınmakta ve insanları çekmektedir. Bu şekilde de kahve artık insanların damak tadına hitap eden bir keyif ürünü olmuştur. Bunun sonucunda da üçüncü nesil kahve mekanları açılmakta ve yurt dışından özel ürünler ve üretim aletleri getirilmekte. Bu şekilde de kahve, asla aynı şekilde tadamayacağınız bir halde sunuluyor. 2002’de ilk kez Türkiye’de kahve sevilmeye başlarken Wrecking Ball Coffee Roasters’tan Trish Rothgeb ile de Üçüncü Nesil Kahve adlandırılıyor.
Kahve artık ucuz bir üründen çıkıyor ve bir viski gibi kaliteli ve değerli bir içecek halini alıyor.
Kategorileri ise şu şekilde :
-Ürünleri yurtdışından getirme
-Kaliteli çekirdek bulma
-Özel bölgelerden kahve
-Hario, Vakum, Sifon, Soğuk demleme gibi alternatif yöntemlerle pişirme.
Türkiye’deki akımı destekleyen noktalar ise şu şekilde : MOC (Ministry of Coffee), Geyik Coffee Roastery &Cocktail Bar ve Drip-İst.
Gercekten etkileyici bir tadi olan ucuncu nesil kahvelerden icmek gercekten insani mutlu ediyor! Bu bilgileri de aldiktan sonra size sadece ucuncu dalga kahvenin tadina bakmak kaliyor! 🙂
Categories
Submit a Comment