Milyonlarca insanın içindesin ve yoldan geçerken sadece birinin gerçekten farklı olduğunu mu düşünüyorsun? O kişinin farklı bir enerji yaydığını mı hissediyorsun? Aslında bu herkesin hissettiği bir Duygu. Uzun zamandır da düşündüğüm konulardan biri. Arman Kırım’ın “Mor İneğin Akılısı” kitabını okuduktan sonra bu konu kafamda netlik kazandı.
O andan sonra aslında ne kadar da geçerli bir düşünce olduğunun farkına vardım. Hatta daha ileri gidersek farklı olmayan her şeyin rutin olduğunu ve farklı olanların değerinin daha yüksek olduğunu anladım!
Kitapta markaların orijinal olmadığı taktirde geçerliliğini kaybedeceğinden bahsediyordu.
“…farklı olmak ‘çarpıcı’ olmak anlamına geliyorsa, sıra-dışı, olağan-dışı, dikkat-çeken, mor inek anlamına geliyorsa eğer, farklı olmamak şirketleri inanılmaz bir riske sokuyor demektir.”
Aslında anlatmak istediği farklılaşmayan şirketlerin farklılaşan şirketlerin başarısının gerisinde kalacağı ve yarışı kaybedeceğini anlatıyor! Sonrasında pazarlamada çok yerde kullanılan etkileyici bir cümleyle devam ediyor!
Arman insanların kafasında farklı bir özelliğinizle yer alma sürecini, yani ‘algıda farklılaştırma’ modelini anlatıyor. Farklılaşmadığınız sürece insanların farklı olanı seçeceğini ve diğerini unutacağını belirtiyor.
Peki ‘Algıda farklılaşma’ bizim hayatımızı nasıl değiştirir?
Şirketlerden ve markalardan uzaklaşırsak, anlatılanlar tabii ki bu kadar çarpıcı olmuyor. Yaşayacak olsak da ve insanların aklında kalmak başarıya giden yol ise insanların aklında kalmanın en kolay yolu farklılaşmaktan geçiyor!
“Tarihte her zaman fark yaratanlar anlatılır!” Çok cesur ve yürekten inandığım bir cümle.
Aklıma bu yazıyı yazarken ilk gelen iki örnek, Einstein ve Steve Jobs oldu. Einstein, bilinen teoremlerden çok farklı teoremler bulduğundan ve kimsenin daha önce bulamadığı teoremleri olduğundan Einstein’dır. Yakın zamana baktığımızda Steve Jobs Apple’ı herkesin algısında farklı konumlandırdığından bir başarı hikâyesi yaratmış ve Steve Jobs olmuştur.
Bir ürünün markasıyla sizin kişisel markanız arasında hiç fark yoktur. Sizi siz yapan ve markanızı oluşturan, yıllar boyunca yaşadığınız tecrübelerdir. Toplumun oluşturduğu sosyal kısıtlamaları kaldırırsak gerçekte kim olduğumuzu buluruz. Orijinal kimliğimiz ve gerçekten kim olduğumuzu keşfedip sosyal kısıtlamaların bizi bağladığı zincirlerden kurtulduğumuz zaman da gerçek başarıya ulaşabiliriz.
Hayatta fark yaratmadan başarıya ulaşamıyoruz. O zaman ne yapmalıyız?
Gidip gerçekte kim olduğumuzu keşfetmeli, sosyal kısıtlamaların zincirlerini kırmalı ve başarıyı yakalama yolunda emin bir adım atmalıyız!
Categories
Submit a Comment